İÇ SESİMİZ

Aralığın sıradan bir gününde bunaltıcı ama garip hayaller silsilesinin içinde hayatı düşünüyorum. Yaşamak, aşk, sevgi, ölüm..vs ne kadar derin manalara gelebilecek kavram varsa düşünüyorum. İnsan denen canlının bu ve buna benzer kavramların hakkını verip veremediğini sorguluyorum. Misal diyorum aşık olduğunda bunu damarlarında hissedebiliyor mu? Öperken sevgilisini ya da eşini yarın yokmuşçasına gözlerini kapatıp o ana verebiliyor mu kendini.

Anımsanacak, konuşulacak, paylaşılacak bir dolu şey varken, aslında söylenmek istenen şey üç beş kelimeden ibarettir çoğu zaman. Azdır çokluğu, yalındır kalabalığı, alenidir sakladığı… Hayat işte, sürprizleri sever, şaşırtmayı ya da en azından denemeyi, öyle ya da böyle yaşamı deneyimlemeyi… Zor görüneni kolaya indirgetmeyi, kolay olanı zorlaştırmayı hep bir ikilemde buluşturmayı, harmanlamayı, sarmayı ve akılla gönlü bir ettirmeyi…

Hadi gelin.. Beynimizin içinde sürekli tekrar edip duran o sesle bir konuşmaya çalışalım. Çevremizin, tanışıklarımızın, veled halimizle toplumun bize dayattığı o saçma salak yanlış bilgiler ve onların tetiklediği korkularla yüzleşelim, hepimize kendimizi değersiz ve yetersiz hissettiren o sesle.

Misal harika giden bir ilişki yahut evliliğin vardır. Hiçbir sorun yoktur ve kendi dünyasında mis gibi ilerleyen ilişkiyken o ses duyulur; “Neden hiç kavga etmiyoruz, kavgasız ilişki mi olur”, “Neden sadece benimle vakit geçirmiyor”, “ Eve geldiğinde telefonunu başka yere koyuyor kesin beni aldatıyor.” vb. cümleler duyulur bir anda. Sonun başlangıcına yaklaştığın işte bu andır.

Hep bu tarz kalıpları öğrettiler bize, lümpen dizilerde, sabah yayınlanan reality showlarda, kulağı tırmalayan basit pop şarkılarında, sosyal medyada bizleri hep manipüle eden alışkanlıklara kodladılar. Hep iktidar kaygısı taşıyan, ilişkiyi savaşa, ayrılığı dünyanın sonuna bağlayan, kadını ikircikli ve erkeği basitleştiren sosyoloji biliminde sembolik şiddet olarak tanımlanan davranış biçimlerine yönelttiler. Hâlbuki ilişki yaşamak hapsetmek değil, ülke yönetir gibi kuralların konulduğu bir olgu değildi. Bu hissiyatlar ortaya çıktığında çay bardağına ufak bir rakı koyup arka fonda Müzeyyen Senar dinlerken ilişkinin o mutluluk anlarına odaklansak. Ne güzel olur değil mi?

Mesela, üstünkörü sevişmediğiniz saatleri düşünseniz. Karşınızdaki kadın ya da erkekle hayatınızın o son günüymüş gibi seviştiğiniz muhteşem anları. Dudaklarına aşkla küçük öpücükler bırakırken ağır ağır hazırlanan kahvaltının güzelliğini. Birbiriniz için neleri göze aldığınızı, nelerden vazgeçtiğinizi ve onca şeyi atlatmış olan sizin beraberken ne kadar güçlü olduğunu hatırlasanız. Geceyi sabah ettiğiniz günahların aranızda mıh gibi saklı olan sessiz cümlelerin hatırına egonuzu kontrol etseniz.

Sabah sen işe giderken telefonuna bir mesajın düştüğü o anı getir aklına, ‘tenlerimiz sevişmesin sadece. Ruhu lümpenleşmiş toplumda ruhumu arzuyla sev’. Nasıl mutlu olmuştun ve o kadar somurtkan insan arasında sabahın kör saatinde salak bir gülümseme gelmişti yüzüne. Koskoca metrobüs otobüsünde senin mutluluğun somurtkan onca dünyalı arasında nasıl parlamıştı.

Burası yanlış kararlar alınırken güzel anların unutulduğu bir dünya. Burası kaybedeni çok hüznü bol olan bir meyhane… Bu meyhanede bir kadın kucağına gelen kedinin tüylerinde arar kaybettiği sevgisini, başka masada adam elinde sönmeyen sigarasında bekler son yanlışının düzelmesini. Herkesin aklından aynı cümleler geçer burada. Umudu olsaydı, inansaydı affedeceğine, bilseydi son konuşma yapmak için o son fırsatı vereceğini, önünde tükenmek isterdi ve bütün bildiklerine veda ederdi, kendine bile.

Ama şimdilerde içindeki hayallerin bile nereye gittiğini bilmeden, amacını kaybetmiş berduş hallerle isimsiz ve sahipsiz parklarda onu düşünüyormuşsun. Olanlar olmuş güzel insan, fırtınada yakalanmışsın. Ama silkelen kendine gel, anka kuşu gibi yalnızlığı adet edin! Öyle hareket et ki, adın bile daima dillerde dolaşsın ama görmek imkansız olsun.

Düşünme artık geceleri beynini takma diş gibi çıkarıp bir barda suya bırak.

-NOYANİST-



“İÇ SESİMİZ” için 3 cevap

  1. Okurken hiç bitmesin istedim kaleminize sağlık 🙂

    Beğen

    1. Böyle yorumlar almak ve okumak inanın çok mutlu ediyor. Sesimin en azından bir iki kişi tarafından duyulduğunu hissetmek çok ama çok değerli. Teşekkürler samimiyetin için

      Liked by 1 kişi

Blue Paradise için bir cevap yazın Cevabı iptal et